Kraliçe'nin Corgi'leri

Ali Çetinkaya

Sevgili okuyucularım, o kadar çok gündem oluşuyor ki her birini yazmaya yetişmek mümkün değil. Türkiye’de, Dünya’da ve yerelde Sakarya’mızda suya zam meselesi. Türkiye gündeminde siyasetin oluşturduğu gündemler, dev konut projesi gibi. Bir yandan okullar açıldı. Anne babaların çocuklarına okul kıyafeti ve kırtasiye masraflarına nasıl yetişecekleri, bir yandan üniversiteler açıldı. Öğrencilerin barınma yurt sorunları ve dünya gündeminde savaş, doğalgaz krizi gibi sorunlar devam ederken, yetmiş yıldan beri İngiltere tahtında oturan 96 yaşındaki Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümü.

     Şöyle bir yazılanlara, konuşulanlara bakıyorum da, Kraliçe sabah kalkınca  “earl grey” adını verdikleri siyah çaya bergomel yağı ilavesiyle yapılan, kokulu turunçgil aromalı çayını içermiş. Kahvaltı öncesi banyo yaparmış. Kahvaltıda birkaç gazeteye göz atarmış. Günün ilerleyen saatlerinde o İngilizlerin meşhur beş çayını içermiş. Bir de corgi cinsi köpekleri varmış tam otuz dört adet. Onları sever okşar kucağına alırmış.

    Birçok devlet adamıyla bile tokalaşmaya elini uzatmayan kraliçe köpeklerini hem de eldivensiz seviyor.  Bazı yazar ve konuşmacıların dert ettikleri de bu köpekleri kim sahiplenecek acaba derdine düşmüşler. Yeni kral mı sahiplenecek ya da ne olacak bu köpeklerin haline. Sadece 34 corgi mi? Kraliçenin dünyanın çok yerinde corgileri var, onları kim sahiplenecek. Mesela Türkiye’de boynuna tasma taktıkları da var tasmasız gezenler de.

    Bu arkadaşlar keşke kraliçenin Türkiye’de kimlere “sör ve leydi” unvanı verdiğini ve niçin verdiğini de yazıp, konuşsalardı. Keşke 1. Dünya Savaşı’nda Türk Milleti’ni tam dört yıl ateşlere atan, Türk Milleti’ni bu topraklardan silip yok etmek isteyen bir devletin en tepesindeki temsilcisi olduğunu da anlatsalardı.

     1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla ve daha sonra Sevr Antlaşmasıyla Türk Milleti’ne ve de vatanına suikast hazırlayan

  İngiltere’nin en tepesindeki kişi olduğunu da yazıp çizselerdi.

    Kıbrıs’ı Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’den geçici olarak alıp bir daha geri vermeyerek üstüne çöken bir devletin temsilcisi olduğunu anlatsalardı.

     Tarih boyunca Türklere ihanet eden, en son FETÖ terör örgütü üyelerine kucak açan, hainlerin en önde gelen hamisi olduğunu da yazsalardı.

     Ve bu gün de ihanet içinde olanların da İngiltere’de gelecekte sığınmak zorunda yuvasını yapanlardan biri olduğunu da yazıp çizselerdi.

     Dünyanın başına bela olan Angelikan kilisesinin de temsilcisi olduğunu anlatmadılar.

   Varsa yoksa kraliçenin corgileri. Ne yapsınlar, hepsi kendini düşünüyor, sahipsiz mi kalacaklar? Bir sahiplenen çıkacak mı? Yeni kral mevcut corgilerle devam mı edecek? Bakalım zaman gösterecek.

    On dört ülkenin kraliçesiydi 2. Elizabet. Hepsinin valileri yeni krala bağlılıklarını bildirdiler. Kraliçe öldü, yaşasın yeni kral. Onların da derdi valilikleri devam edecek mi, etmeyecek mi?

     Kraliçe’nin ölümü bana da o işgal yıllarını hatırlattı. 1918’den, 1923’e kadar vatan topraklarından kovulana kadar ki o günleri. Bir de İngiliz Muhipleri’ni.

    Acaba 30 Mart 1919’da Damat Ferit’in İngiltere’nin Türkiye’yi himayesine almasını istediği öneri uygulansaydı ne olurdu? Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı ne olurdu?

     Zamanın sadrazamı Damat Ferit’in İngilizlere yaptığı öneriye göre:

-Osmanlı devleti tam olarak İngiliz himayesine girecekti.

- Padişah Vahdettin halife sıfatıyla Araplara özerklik verecekti.

-Doğuda Ermenistan ve Kürdistan kurulması mümkün.

-İngilizler 15 yıl boyunca lüzum gördükleri yeri işgal hakkına sahip olacaklardı.

-Gerekli görülen devlet kademelerine İngiliz müsteşarlar atanacak.

-İngiliz konsoloslar 15 yıl boyunca valilere yardımcılık yapacak.

-Yerel ve genel seçimler İngiliz konsolosların nezaretinde yapılacak.

-İngilizler İstanbul dahil her bölgede mali denetim kurma hakkına sahip olacak.

     Yine 23 Haziran 1920’de İngiliz yüksek komiserini ziyaret eden Cemil Paşa ve Reşit Bey milliyetseverleri ihbar ederek, Türkiye’yi idare ve himaye vazifesini İngiltere’nin idaresine vermek suretiyle bu memleketi adil bir barış ve sükûna kavuşturmak isteğinde ısrar etmişlerdir.

     Hatta 12 Eylül 1919’da İngiltere Hükümeti adına iki kişi ile Sadrazam Ferit arasında İngiltere himayesinin kabul edildiğine dair bir belge imzalanmış olduğu ileri sürüldü.

    Maddelerden biri şöyleydi:

-İngiltere hükümeti, kendi mandası altında Türkiye’nin tamamiyeti ve

  İstiklalini deruhte edecektir.

     İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı, Osmanlı devlet adamı, Şûra’yı devlet üyesi olan Sait Molla 20 Mayıs 1919 tarihli İstanbul Gazetesi’nde  “İngiliz Himayesi” başlıklı manda taraftarı yazı yazmıştır. Sait Molla belediyelere 21 Mayıs 1919 tarihinde gönderdiği telgrafta şunları yazmıştır.

-İngiliz Muhipler Cemiyeti kurulmuştur. Kuranlar vatanın kurtuluş imkanını İngiliz “müzaheretinde” görmektedir.

-Vatanın kurtuluş imkanını temin için vilayet halkı hemen bu cemiyete katılmalıdır.

-Halk bu cemiyete katıldığını, İngiliz severlik ve İngiliz taraftarlığı hakkındaki genel hislerini ve İngiliz “müzaheretini” talep ettiğini İstanbul’daki bütün yabancı temsilciliklere, hükümet ve gazetelere telgrafla bildirmelidir.

    Mustafa Kemal Atatürk, Sait Molla’nın telgrafına karşılık 26 Mayıs 1919’da illere bir tamim göndererek şunu yazmıştır.

    “Sait Molla’nın kamuoyunu birlikten uzak çeşitli siyasi doğrultulara yönelttiğini, milli ve siyasi bağımsızlığımızı ancak milletin tek vücut olarak savunmasıyla sağlanabilecektir.”

     Atatürk, İngilizlerin her dediklerine boyun eğmekle tutkularının önüne geçilemeyeceğini belirtmiş, vatanın kurtuluşu için İngiltere’ye değil,  Türk Milleti’ne güvenmeyi tercih etmiştir.

   Atatürk olmasaydı kraliçe’nin cenaze törenine dışişleri bakanı değil de muhtemelen İngiliz valisi katılırdı. (Kaynak: GENELKURMAY ATESE BAŞKANLIĞI KÜTÜPHANESİ/ “Milli Mücadelede Manda ve Himaye Meselesi” Dr. Kadir Kasalak)

   O zaman da İngiliz Kralı’nın corgileri vardı. En çok da işgal yıllarının Türkiye’sinde. Şimdiki corgiler endişelenmeyin,  sahiplenirler, hatta beklide içinizden birini, olmazsa çocuklarınızdan birini başbakan bile yaparlar. O zamanki corgilerden Ali Kemalin torunu o şerefe nail oldu.  Size neden olmasın.

Ali ÇETİNKAYA