Geyve Ortaokulu'ndan iki arkadaş 54 yıl sonra buluştu

Geyve Ortaokulu'ndan mezun iki arkadaş 54 yıl sonra buluştu. Taraklı'nın sevilen isimlerinden Alaattin Yılmaz, Geyve Ortaokulu'ndan arkadaşı Geyve Güney köyünden emekli öğretmen Mehmet Özcan ile 54 yıl sonra buluşmasını anlattı.

Geyve Ortaokulu'ndan iki arkadaş 54 yıl sonra buluştu
04 Ekim 2020 - 13:45
54 yıl sonra Taraklı'da buluşan iki arkadaşın duygu dolu buluşmasını Alaattin Yılmaz sosyal medyada böyle anlattı;

ORTAOKUL ARKADAŞIMLA ELLİ DÖRT YIL SONRA BULUŞTUK:
Emekli öğretmen Mehmet Özcan Geyve Ortaokulundan arkadaşım. 1949/ Geyve doğumlu. Evli ve üç erkek çocuk babası.
Geyve Ortaokulunda okurken ilk iki yıl Anneannem ile birlikte Mehmet’in eniştesinin/ablasının ikamet ettikleri evin bir odasında kaldık.
Aynı sokakta evlerimiz birbirine yakındı. Benden bir sınıf ilerideydi. Bana sokakta ve okulda arkadaş oldu; yerine göre de ağabeylik yaptı. Her ikimiz de ortaokul voleybol takımındaydık.
1966 Yılında Geyve Ortaokulundan mezun oldu.  Bolu Öğretmen Okulunu kazandı ve Geyve’den ayrıldı. Ben de eniştesi ve ablası Almanya’ya gidince başka bir evde kalmaya başladım ve 1967 yılında ortaokuldan mezun oldum.
Önceleri mektuplaştık, daha sona telefon ile görüştük. Ortak arkadaşlarımız aracılığı ile selamlaştık da…
Mehmet Özcan, Öğretmen Okulunda tanıştığı Hamiyet Hanım ile mezuniyet sonrası evlenir. Daha sonra Diyarbakır Eğitim Enstitüsü, ardından Anadolu Üniversitesinde lisans tamamlama…  Derken 1973 yılında başladığı, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde icra ettiği öğretmenlik mesleğinden 1998 yılında son görev yeri İzmir’de emekli olur ve buraya yerleşir. 
Bir taraftan da memleketiyle bağını koparmayan Mehmet Özcan, yaz mevsimlerini Geyve’nin Güney Köyü Yaylası’ndaki evinde ve bahçesinde geçirir.
Sağ olsun, bugün eşi emekli öğretmen Hamiyet Hanım ile birlikte ziyaretime geldiler. Görüşmeyeli elli dört yıl olmuş…
Koronavirüs salgını nedeniyle sarılamadık, ama bakışlarımızla hissedebiliyorduk elli dört yıl önceki sıcaklığımızı, samimiyetimizi…
Bir anda ortaokul arkadaşlığı yaptığımız günlere gittik. Anılarımızı paylaştık, gülüştük, üzüldük.
 Bazı arkadaşlarımızın kulaklarını çınlattık. Vefat eden arkadaşlarımızı özlem ve rahmetle andık.
 O yıllarda şiir yazdığını hatırlattığımda ‘’Çocukluğumdan beri şiire karşı eğilimim vardı. Zaten benim bölüm olarak Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğini seçişimdeki ana etmen de o zaten. Ara sıra karaladığım oluyor. Datça’da öğretmenlik yaparken oraya yerleşen şair Can Yücel ile tanıştık. Şiirlerimi ona okuduğumda, okuduğunda beğendiğini ve kitaplaştırmamı istemişti.’’  diye cevaplayarak neden kitaplaştırmadığını da anlattı.
Tabii ki laf lafı açıyordu. Zamanın bazen çok acımasız geçtiğinden, yaşam içerisinde  inişlerin çıkışların olduğundan, hayat yolculuğunda yolun her zaman dümdüz çayır çimen değil dikenli ve çalılı da olduğundan, bu yaşantının içerisinde acıların da sevinçlerin de olduğundan söz ettik.
  Ayrılma zamanımız geldiğinde bundan böyle daha sık bir araya gelmek üzere vedalaştık.

Bu haber 1984 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum