Geyveli Şehit Kaymakamın babasından çarpıcı açıklamalar

Geyveli Şehit Kaymakamın babası Asım Safitürk'ten çarpıcı açıklamalar.. Mardin'in Derik ilçesinde 10 Kasım 2016'da makam odasında PKK'lı teröristlerce el yapımı patlayıcı ile düzenlenen saldırıda Şehit düşen Geyveli kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün babası Asım Safitürk Halk54.com Haber Müdürü Nurettin Eryılmaz’a konuştu.

Geyveli Şehit Kaymakamın babasından çarpıcı açıklamalar
08 Mart 2020 - 23:12 - Güncelleme: 08 Mart 2020 - 23:30
Asım Safitürk, şunları söyledi;
"İlk defa çocuğumun bomba haberini alınca televizyonda alt yazıda gördüm, "Kaymakam hafif yaralanmıştır". Ben hemen çocuğu aradım,  telefon baktım gitmiş. Hemen ilk valiyi aradım. "Vali bey televizyonda altyazıyı görüyorm. Benim çocuğum Allah'ü Teala'dan sonra ilk defa en yakın adamları sizlersiniz. Çocuğumun durumunda ses yok, lütfen bana bilgi ver. Dedi "Amca önemli bir şeyi yok, hafif yaralanmış" dedi. Dedim çocuğumun sesini duyayım vali bey. Dedi ki "Şu anda operasyondadır, ben hemen korumalara dönüyorum, onlarla sizi görüştüreceğim" dedi. Bu konuşmadan sonra bir daha cenazeden dönerken vali dedi ki "Ben Mardin valisiyim, hakkını helal et" dedi. Başka görmedim. Ondan sonra bu neyi çağrış yapıyor? Mardin'den sen benim cenazeme geliyorsun Sakarya'ya, dönüşte bana "Hakkını helal et diyorsun".. Bu insanın kafasında bir şeyle çağrış yapıyor. Herhalde dinleyenler, okuyan bir şey diyecek. Ondan 3-5 gün sonra, telefon çalıyor, ağlamaklı bir kadın.. "Kimsin" dedim. "Ben emniyet müdürünün annesiyim". Hangi emniyet? "Derik Emniyeti.. "Sizle konuşmak istemiyorum" dedim, telefonu kapattım. Bir kaç gün sonra bir daha açtı. Tekrar kapattım, tekrar açtı, tekrar kapattım. Tekrar açtı, bu sefer adam.. "Kimsin sen?" dedim. "Bem müdürüm" dedi. "Hangi müdür?".. "Derik Emniyet müdürüyüm" dedi.. "Konuşmak istemiyorum" dedim, tekrar kapattım. Ondan sonra tabii biz rahat edemiyoruz.. Canımız gitmiş.. Dedim bu adamla konuşayım, niye konuşmuyorum ki bu adamla.. Açtım telefonu, "Müdür, konuşalım" dedim. "Konuşalım amca" dedi.. "Siz evlat kabının acını yaşıyorsunuz, ben de amirimi koruyamadım ben de onun sıkıntısı içersindeyim" dedi. Dedim "Müdür bak ben saf adamım inanırım" dedim. "Anlat bakalım hadiseyi?".. Aynen harfiyen anlatıyorum. Bunlar hala telefonda var. Dedi ki "Biz o gün 10 Kasım merasimindeydik. Merasim bitince komutanı biz üçümüz "Kaymakam bey yemeğe gidelim" dedik. Kaymakamlığın önüne gelince kaymakam bey bize dediki "Arkadaşlar ben yeni kahvaltı yaptım, yemeğe ihtiyacım yok. Buyurun siz yiyin, ben makama çıkacağım, biraz işlerim var".. "Amca, eğer deseydiki gelin arkadaşlar çıkalım makama bakalım bir şeyler alır yeriz" deseydi üçümüz beraber patlayacaktık".. O "patlayacaktık" deyince, moralim bozuldu telefonu yine kapattım. Bir kaç gün sonra "Niye ben bu adamla konuşmadım" diye tekrar açtım telefonu. "Müdür, konuşalım" dedim.. "O kaldığınız yerden başlayın" dedim. "Nerde kalmıştık" dedi. Dedim "Hani merasim bitti üçünüz beraber yemeğe gidiyordunuz, kaymakamlığın önüne geldi, "Hayır" dedi, "Ne oldu?" dedim".. "Hayır" dedi "Biz o gün hiç beraber olmadık" dedi. "Ne oldu?" dedim. "O başka tarafa gitti, biz başka tarafa gittik" dedi. "Peki, sen patlamayı ne zaman duydun?" dedim. "10-15 dakika sonra duydum" dedi. "Ne yaptın?" dedim. "Olay yerine gittim" dedi. "Ne gördün?" dedim. "İlk gördüğüm zaman, yıkıntılar arasında, kaymakam, yazı işleri müdürünün kucağındaydı" dedi. "Peki konuşabiliyormuydu?".. "Konuşabiliyordu".. Şuuru yerinde miydi?".. "Yerindeydi" dedi. "Peki ne yaptın sen" dedim. "Ben bunu aldım. Adamlarla beraber, ambulansla Derik sağlık Ocağı'na götürdük" dedi. Dedim "Müdür, ben görüyorum cephede bizim askerler teröristle çarpışırken, bizim askerimiz düştüğü zaman, hemen bir helikopter geliyor, alıyor doğru..." "Siz, bir emniyet müdürüsünüz, amirinizi sağlık hastanesine grip hastası mı götürüyorsunuz. Burada büyük bir yanlışlık var".. Dedi ki "O an akıl edemedim, heyecana kapıldım".. "İyi güzel sağlık ocağına götürmüşsün, sağlıkçılara siz ellemeyin siz teröristsiniz dediniz. Çocuk kan kaybediyor, siz seyrediyordumuz, bunu ne yapalım" dedim. "İşte ben bunu aldım, tekrar ambulansa koydum".. "Nereye gittin?" dedim.. "Kızıltepe'ye götürdüm onu" dedi. Çocuk kan kaybediyor, ambulansla beraber götürmüşler oraya.. Söylentilere göre; bunu vatandaşların söylemine göre söylüyorum "Kaymakamın televizyonda yaralandığını alınca, Kızıltepe çok donanımlı bir hastane.. Yani Mardin ayarında, Mardin'in bir ilçesi ama çok donanımlı.. Bütün katı ona ayırdılar, kaymakam şimdi gelecek, bütün sağlıkçılar, uzman doktorlar hepsi hazırlandılar, orada çocuğu alacaklar, bunlar gittiler.. Dedim "Ne yaptın?".. "Götürdüm hastaneye Kızıltepe'ye.. Ben götürdüğüm zaman vali geldi".. "Sen ne yaptın?" dedim. "Geri döndüm" dedi. Telefonu çevirdim ben valiye "Vali, Kızıltepe'de çocuğun yanına geldin, ne yaptın?" dedim. Dedi "Geldim".. "Çocuğu bekletmişsin" dedim.. Sağlık helikopteri geldiği halde götürmemişsin, orada da müdahale ettirmemişsin, bekletmişsin hastayı, doğru mu?".. "Doğru" dedi.. Telefonda bunlar var.. Ama kimseye bunları anlatamadık. Kamuoyu bilsin bunu. Dedim ki "Vali, neden almadınız helikoptere?".. "İşte öyle kan kaybeder".. Ben burada kahroluyorum.. Öyle kankabeden birini helikoptere almak tehlikeliymiş.. Bizim burada vali beyle muhabbet ederken anlattım, böyle böyle.. "Hocam kan mı alıyordu, kan mı veriyorlardı da almadılar çocuğu".. Biz buradan mafoluyoruz, buradan yıkılıyoruz.. Ben de dedim ki valiye "Vali kasten ve ihmalen bana yaşattığın evlat acısını yaşatmadan Allah canını almasın" dedim. Telefonu öyle bıraktık. Antep'te gittik, cenazemizi almak için çullandılar "Başınız sağolsun, başınız sağolsun.." Dedim dağılın.. Bomba olayında ilk defa çocuğumun yanına giden adam gelsin dedim. Genç bir delikanlıydı, geldi. Dedi ki "Amca ben yakın koruması polisiyim".. Dedim "Ne gördün, ne oldu, hadise nasıl oldu?".. Dedi ki "Patlama olduğu zaman dışarıdaydım" dedi.. Planlanmış, kameralar sökülmüş daha önceden.. Yani böyle planlı, programlı bir katil var ortada. Ama biz bunu hiç kimseye anlatamadık. Ama gazeteler yazsın, vatandaş bilsin. Biz mahkemelerde bunu çok çağırdık, söyledik. Ama malesef kimseye anlatamadık bunu.. Kameralar sökülmüş, çocuk konuşuyor muydu.. Ha polis geldi, "İlk defa ben gitim yanına".. "Neredeydin patlama olduğunda?".. "Dışarıdaydım" dedi. Plana bak, dışarıda.. Herkes bekliyor böyle.. "Patlama olunca hemen kapıyı açtım".. Dedim "Ne gördün?".. Patlamalar arası kaygılanıyorum" dedi.
(Devamı için İZLEYEBİLİRSİNİZ)
       
NE OLMUŞTU?

Mardin'in Derik ilçesinde 10 Kasım 2016'da makam odasında PKK'lı teröristlerce el yapımı patlayıcı ile düzenlenen saldırıda, İçişleri Bakanlığınca Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirilen Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede 11 Kasım 2016 günü şehit olmuş, saldırıda şoförü Mustafa Dinçer de yaralanmıştı.
Bu haber 2828 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum