Fahri Tuna, Sakaryaspor'un efsanesi Pıçır İsmet'i böyle yazmıştı

Fahri Tuna, dün hayatını kaybeden Sakaryaspor'un efsane futbolcusu Pıçır İsmet'i böyle yazmıştı.

Fahri Tuna, Sakaryaspor'un efsanesi Pıçır İsmet'i böyle yazmıştı
11 Ocak 2023 - 15:01 - Güncelleme: 11 Ocak 2023 - 15:15
Sakarya'nın sevilen araştırmacı-yazarlarından Fahri Tuna, 2006'da Pıçır İsmet'i böyle kaleme almıştı.

İşte Fahri Tuna'nın o yazısı;

Adapazarı Yazıları - Söyleşi (26.06.2006) / Fahri Tuna
SAKARYASPOR’UN 1 NOLU FUTBOLCUSU; PIÇIR  İSMET  (KAHYALI)
DOĞDUĞU VE BÜYÜDÜĞÜ SEMT: KARAAĞAÇDİBİ


“1942 yılında Karaağaçdibi İstiklal Mahallesi Çimen Sokak’ta çiftçi ve emlak alım satımı yapan Ömer Kahyalı ile ev hanımı Müzeyyen Kahyalı’nın üç çocuğunun en büyüğü olarak doğdum. Benden küçük Hikmet ve Hediye adlarında iki kız kardeşim daha var. Dedem, Selanik Karafelye’den Adapazarı’na göçmüş. Dedem kısa boylu olduğu için Pıçır derlermiş. Aile lakabımız olmuş zamanla. İlkokulu Büyükgazi İlkokulu’nda, ortayı Adapazarı Sanat Enstitüsü’nde okudum. Sanat Enstitüsü orta-lise beraber beş yıldı o zaman. Futbolla ilgim mahalle arasında ve Sanat Enstitüsünde başladı. İlk olarak gayrı federe Ozanspor’da oynadım. Takım arkadaşlarım Mehmet Atay, Köfteci İsmail (Köprülüoğlu), sonraları milli hakemlik yapan Haşim Gökalp filandı. Yıl 1956-57-58. Yani On beş on altı yaşlarındaydım. “(1)

OYNADIĞI İLK TAKIM
“Beni ilk Ozanspor’da fark ettiler. Ağabeyimiz Köfteci İsmail Gençlerbirliği yöneticilerine bilgi vermiş, gelip izlediler. 1958 yılında semtimiz Karaağaçdibi’nin takımı Gençlerbirliği’nin başkanı Şevket Başak beni aldı,  lisansiyer yaptı. Henüz on altı yaşındaydım. Takımın o zaman kaptanı ve antrenörü olan Av. Mecdi Okuyan’ın ve oyunculardan kaleci Mekki Başak’ın transferimde rolü oldu. Gençlerbirliği’nde 1958-60 arası iki sezon oynadım. Sonra Ada Şeker’e transfer oldum. İki sezon oynayıp askere gittim. Askerliğimi Sivas Karagücü’nde yaptım. Orada bugünkü adıyla Süper Lig’den (1. Lig) GS’dan Uğur Köken, FB’den Selçuk Ergül, İstanbulspor’dan Salih, İzmir Altınordu’dan Oğuz, Göztepe’den Abdurrahim’le yirmi dört ay birlikte oynadık. İki sene hem şampiyon olduk, hem de antrenman filan derken ben kendimi çok geliştirdim.  1965 Ocakında terhis oldum. Adapazarı Ligleri devam ettiği için üç ay daha Şekerspor’da oynamaya devam ettim.”

FENERBAHÇE’DEN TEKLİF ALDI 
“Askerden evvel, zannederim on dokuz yaşındaydım, Fenerbahçe yöneticileri beni Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda İzmit’te Ada Şeker forması altında izlemişler. Beğenmişler. Maçlardan sonra beni alıp İstanbul’a götürdüler. Bir hafta süreyle kaldım. Anadolu’dan benim gibi yetenekli beğendikleri on üç kişiden bir takım yapmışlar, Fenerbahçe B takımıyla 90 dakikalık maç yaptırdılar. Maçtan sonra beni tuttular, takımda kalmamı istediler ama askerliğime bir yıl vardı. O zaman tecil yok, beni İstanbul’da Yüksek Motor Bölümü’ne talebe yazdırarak iki - üç yıl uzatmak istediler ama o teklifi de annem kabul etmedi. Babam ben dokuz yaşındayken rahmetli olduğundan, evin de tek oğluyum, anneme kabul ettiremeyince Fenerbahçe’nin teklifini reddetmek zorunda kaldım.”

GALATASARAY’IN KAPISINDAN DÖNÜŞ ÖYKÜSÜ
“Askerde GS’lı Uğur’la birlikte oynadığımızı anlatmıştım. Askerlik dönüşü Uğur Köken GS Teknik Direktörü Baba Gündüz’e (Kılıç) benden söz etmiş, Baba Gündüz de beni İzmit’te Kâğıtspor’la Türkiye Amatör Şampiyonası müsabakalarında izlettirmiş. 1965’in Nisan ayında Hacı Baba Hurşit ve oğlu Deve Ziya’dan bana Baba Gündüz “gelsin” diye haber göndermişti. Bir Kurban Bayramının birinci günü, Galatasaraylı Solbek Enver (ki kendisi Ozanlarlıdır)  ve Azmi Tavşan, beni alıp İstanbul’a Galatasaray Kulübü’ne gönderdiler. Çünkü Baba Gündüz bayramda Dolmabahçe’de GS, BJK, Vefa ve o zamanın Yugoslav şampiyonu Kızılyıldız’la 4’lü bir turnuvada beni oynatmak istemiş. 
Taksim’deki kulüp binasına gittim, Gündüz Kılıç’la görüştüm, elini öptüm, bana nasihatte bulundu. Ertesi gün kendi arabasıyla beni aldı, Dolmabahçe Stadı’na (bugünkü Beşiktaş İnönü Stadı) götürdü, takımdan ayrı olarak. Bana GS ruhu ve terbiyesini anlattı ve “seni çok araştırdım, sen de bu camiaya uygun birisin” dedi. O gün Kızılyıldız’a karşı bana 8 numaralı Galatasaray forması’nı verdi, “al ve öp, çık topunu oyna, gerisi gelecek, milli de olursun” dedi. 90 dakika beni sağiç oynattı. Maç 0-0 bitti. Beni beğenmiş, maçtan sonra soyunma odasında “hadi hayırlı olsun” dedi. Ben Adapazarı’na döndüm. 
Bu olaydan bir ay kadar sonra da Sakaryaspor kuruldu. Bu arada başta Hacıbaba Hurşit, dönemin valisi, şehrin ileri gelenleri araya girerek, Baba Gündüz’le görüşüp “Sakaryaspor kuruluyor, müsaade edin, o bize lâzım” deyip, onu vaz geçirmişler. Diğer yandan şehir ayaklandı, “sen Adapazarı çocuğusun, bak Sakaryaspor kuruluyor, bir yere gidemezsin” filan... Bakkalı, boyacısı, eş dost... Bir yandan annem “İstanbul’a gitme” diye yalvarıp ağlayıp duruyor. Ve Sakaryaspor’a imza attık.”

SAKARYASPOR KURULUYOR
“Benim bildiğim ve şahit olduğum kuruluş şöyledir: 1965 senesi Mayıs ayısında Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, 2’inci Türkiye Ligi’ni kurmaya teşebbüs edince, büyük vilayetlere de takım kurdurtmak ve baraj oynamadan direkt 2.Lig’e katılmalarını istiyor. Adapazarı’ndan da 1.Lig’de Ankara Demirspor ve Hacettepe’de on - on iki sene kalecilik yapan Fikret Aldinç’i iyi tanıdığı için çağırıyor, “öncülük et, Sakaryaspor’u kurun” ricasında bulunuyor. O sırada Fikret ağbi zaten Ada Şeker’in kalecisi ve kaptanı. Fikret ağbi, müessese takımı olmayan beş amatör kulübe birleşme çağrısı yaptı. Yıldırımspor kabul etmedi. İdmanyurdu, Güneşspor, Ada Gençlik ve Gençlerbirliği yöneticileri bir araya gelerek, uzun süren münazara-görüşmelerin ardından Sakaryaspor 1965 Haziranında resmen kuruldu.  O sene (1965’te) Sakaryaspor, Eskişehirspor, Aydınspor, Orduspor, Bursaspor, Antalyaspor, Mersin İdman Yurdu, Bandırmaspor da kuruldu.  Hatırladığım Trabzonspor, Kocaelispor, Denizlispor, Edirnespor ise ertesi yıl kuruldu.”
 
“- FİKRET ALDİNÇ ZEYTİNDALI’NDAN YOLA ÇIKARAK 
SAKARYASPOR’A YEŞİL-SİYAH RENKLERİ  SEÇTİ”

“O sezon 2. Lig ilk kez kuruluyor ya, takım kuran birçok ilde benzer problemler var; can alıcı sorun şu: “Takımın rengi ne olacak?” Mesela Trabzonspor sırf bu renk tartışmasından dolayı bir yıl kurulamadı. Fikret Aldinç tabii tecrübeli adam, ben de sağ koluyum. Parkta konuşuyoruz. Çay içiyoruz. Amatörden futbolcular var; ben, Piç Rıfkı, Mikail, Çarli Erdoğan, Alaattin filan, yedi - sekiz kişi çay içiyoruz.  Fikret ağbi, “Sakaryaspor’umuzun renkleri Adapazarı’nın yeşiliyle zeytinin siyahı olsun; zeytin dalı barıştır, kardeşliktir, hem zeytin siyah, yaprağı da yeşil, birleştirelim” dedi. “Türkiye Cumhuriyetinde bir tane yeşil-siyahlı futbol takımı yok, ilk futbol takımı biz olalım” dedi. “Dört kulübün birinin rengini alsak, diğerlerini gücendiririz, diğerleri muhalefet olur, seyircimiz bölünür, güç kaybederiz. Hiç birinde olmayan yeşil-siyahı alırsak en doğruyu buluruz” dedi. Benim bildiğim Fikret ağbi, bu görüşünü Ethem Boran ve Ali Necdet Güven’e de kabul ettirdi. Bu arada yeşil-siyah renkleri öne çıkmışken, Avukat Zerrin Batmaz hanımın siyah etek, yeşil bluzla Atatürk Bulvarı’ndan geçmesi, kararı kesinleştiriyor. Böylece resmen yeşil siyahlı renkler alındı.”

SAKARYASPOR’UN 1 NOLU FUTBOLCUSU OLMASI
“Sakaryaspor kurulurken Fikret Aldinç o zamanki adıyla “antrenör”lüğe getirildi. Deli Fiko lakaplı Fikret Aldinç, 1.Lig’de (bugünkü Süper Lig) uzun yıllar  FB, Ankara Demirspor, Hacettepe’de oynamıştı. On - On iki yıl Süper Lig tecrübesi vardı. Futbolunun son yıllarında Ada Şeker’deydi. Futbolu da bırakmak üzereydi. Takımın başına getirildi. Beni de futbolumdan dolayı çok seviyordu. Galatasaray’a gitmeme şiddetle karşı çıktı, darıldı, bağırdı çağırdı, ben kalmaya karar verince de çok ama çok sevindi. Bu arada Adapazarı’ndan Ada Gençlik’ten Halıcı Zeki (Aydıntepe) ve Tatar Suat (Aldinç), Gençlerbirliği’nden kaleci Faruk (Elbirlik) ve Doğan, İdmanyurdu’ndan Abaza Hüsnü (Taşdemir), Kaleci Sadettin (Tuzlakoğlu) ve Takoz Metin (Fıçıcıgil), Güneşspor’dan Reşit (Çoker) ve Ekrem’in alınması kararlaştırıldı. Sakaryaspor’u kuran dÖrt amatör kulüp dışındaki Adapazarılılar’dan Ada Şeker’den Fikret ağbi ve ben, Yıldırımspor’dan Arifiyeli Deve İhsan (Ertem), Adapazarılı olup da İzmit Boruspor’dan Piç Rıfkı (Manavoğlu) ve Altınordu’dan Kaşcı Mikail (Temizel), Sapancalı olup da İzmit Kağıtspor’da oynayan Beşir (Belat) ve  Musa (Çetiner). Dışarıdan; 1’inci Lig takımlarından İzmirspor’dan Çarli Erdoğan (Öztoron), Kasımpaşa’dan Alaattin, Bursa Merinos’tan Fuat’ın transferi kararlaştırıldı. O sene ara transferde Ankara Güneşspor’dan santrafor Bultan ve Atlan, BJK’den stoper Mehmet alındılar.
Haziran sonlarında takım kuruldu, Başkanlığa süper beyefendi bir insan Ethem Boran, ikinci başkanlığa da avukat-eski belediye başkanı (1955-60) Ali Necdet Güven getirildi. İş imzalara geldi. Kurucu- antrenör – kaptan - kaleci Fikret Aldinç beni çağırdı, “ilk imza bana değil sana yakışır, at şu ilk imzayı da arkası gelsin” dedi. Bu arada benim GS yerine Sakaryaspor’u tercih edişimi de ödüllendirmiş oldu. Çakarların yan tarafındaki notere gittik, Noter Osman Ümit Erler’in ofisinde ilk imzayı ben attım, böylece de tarihe geçmiş oldum. Bu onuru da ömür boyu taşımanın mutluluğunu yaşıyorum. Para konuşmadık. İki yıl için bana üçer aylık taksitlerle 6.500 lira ücret ödendi. Vefa kulübü bana 50.000 teklif etmişti, GS futbolcularına 100-150.000 ödüyordu, bana da herhalde 75.000 öderdi, ama ben “vatan millet Sakarya aşkına” Sakaryaspor’umuzu tercih etmiştim.” 

KAPTANLIK ANILARI
“Sakaryaspor’un ilk sezonunda kaptan Fikret Aldinç’ti. 22 takımlı ligde 42 maçın tahminen 35’inde filan oynadı ve kaptan çıktı. Yedek yani ikinci kaptan bendim. İlk sezonun sonunda Fikret ağbi futbolu bıraktı. 1966-67 sezonu (ikinci yıl) Başkan Ethem Boran yönetimi beni kaptanlığa getirdi. İkinci kaptanımız ise Beşir’di. Ben 1965’den 1974’e kadar dokuz sezon yeşil siyahlı Sakaryapor’da futbol oynadım. Sekiz sezon kaptandım. Zannederim 1969-71 yılları olacak, iki sezon kaleci Hazım ağbi Fenerbahçe’den Sakaryaspor’a transfer olmuştu. Yıldız oyuncuydu ve son yıllarıydı. Hatta evini bile ben tutmuştum. Yöneticilere “Hazım ağbiyi kaptan yapalım, son yılları, daha mutlu olur, onore olur, takıma da olumlu yansır” dedim. Yönetim de uygun gördü ve ben 2. kaptan oldum. Kısacası sekiz sezon Sakaryarpor’umuzda takım kaptanlığını yapmanın onurunu da taşıdım.”

ŞEKER KAMPINDA İSYAN
“Galiba 1967-68 sezonuydu; başkan Kemal Saraçoğlu, genel kaptan da Faruk Benli’ydi; Faruk ağbi süper delikanlı biriydi. Başkan işi icabı haftanın iki üç günü Avrupa’daydı zaten. Her kulübün başına zaman zaman geldiği gibi bizim kulüpte de primler, maaşlar borçlar birikmişti. Bir Salı günü Türkiye Kupası maçı için Şeker Fabrikası tesislerinde kamptayız. Çarşamba maç var. Bugün yarın bugün yarın alacaklar birikmiş; başkan para babası ama yurt dışında. Ben kaptanım. O gün Faruk ağbi “bu akşam 7’ye kadar bir kısım parayı halledeceğiz” dedi. Akşam oldu, gece yarısı oldu, Faruk ağbi gelmedi. O zaman cep telefonu da yok daha. Gece 12’de futbolcular tedirgin... Toplandık; futbolcu kardeşlerim boyunlarını büktüler. Ben mali yönde iyiydim ama birçok oyuncumuz bakkala, kasaba, ev sahibine borçluydu. İsyan halindeydiler. Kaptan olarak “sessizce herkes evine” dedim ve dağıldık. Gece 2’de evimin zili çaldı. Kapıyı açtım Faruk ağbiyle bir iki idareci daha. “Nerede çocuklar?” dediler. “Paralar gelmeyince ben herkesi evine gönderdim” dedim. Faruk ağbi, “İsmetçiğim parayı ancak geç vakit tamamlayabildik de o nedenle geciktik, hemen herkesi toplayalım“ dedi, gece saat 2 ile 4 arasında bütün futbolcuları Faruk ağbinin arabasıyla tekrar evlerinden kampa topladık, direniş de hiç kimse duymadan bastırılmış oldu. Mali kriz karşısında direniş, bizi olumlu etkiledi ve o günkü kupa maçını 3-1 kazanmayı başardık. Bu sırrı da çok az kişi bilir Adapazarı’nda. “

UNUTAMADIĞI ANISI/GOLÜ
“Çok var da. Bandırmaspor’la 4’lere girmek için Balıkesir’de oynuyoruz. 1 puan, 2 puan almamız şart. Kalede Sadettin ağbi var. Antrenör Fikret ağbi ve yönetici Deve Ziya kulübede. Fikret ağbi beni ilk devre sağiç oynattı. Bir gol yedik. Devrede içeriye girdik. Fikret ağbi ikinci devre beni santrafora aldı. Ben daha bir hırslandım tabii. Bandırma kalecisi eski BJK’li ünlü Özkan’dı. 88’inci dakika 1-0. sağdaki Musa’ya topu attım, Musa iki çalımdan sonra ortaladı, tam on sekizin üstündeyim, tatlı bir orta, yatarak sağ vole çaktım, direğin dibinden girdi, gol. 1-1. Biz alt alta üst üsteyiz. Meğer bizim Antrenör ve Deve Ziya’yi son 20 dakika seyirciyle kavga ettikleri için dışarı atmışlar. Onlar polis kordonunda koridorda. Yüzleri asık. Allah Allah, şaşkınız. Meğer onlar golü biz yedik zannediyorlarmış... Deve Ziya ağbi bana “2-0 mı bitti?” dedi, “Ne 2-0’ı ağbi, 1-1” dedim, çok dolmuş zavallılar, dünyalar onların oldu. “

JÜBİLESİNE ŞAMPİYON GALATASARAY GELDİ
“Yaşım 32’ye gelmişti; dokuz sezondur Sakaryaspor’daydım, bunun sekiz sezonu da kaptanlıkla geçmişti. Bırakma zamanım gelmişti. 1973-74 sezonu sonunda jübile yapmaya kara verdim. Behçet ağbi (Deryaoğlu) hem kulüp hem de belediye başkanıydı. Bana çok büyük destek verdi. Jübilemde Sakaryaspor’la oynamak üzere son üç sezonun ( 1971-74 ) şampiyonu Galatasaray’ın kulüp başkanına başvurdum. Takım kaptanı-asker arkadaşım Uğur ağbi (Köken) de aracı oldu. Başkan bey beni menajer Turgan Ece’ye gönderdi. Araya Kaptan Uğur da girince, beş kuruş almadan jübileme gelmeye karar verildi. 13 Haziran 1974 günü benim jübilem için Sakaryaspor’la şampiyon Galatasaray, Adapazarı Atatürk Stadyumu’nda karşı karşıya geldiler. Tribünler ana baba günüydü, müthiş kalabalık vardı, bando mızıka takımı vesaire çok güzel bir gün oldu. Ben son kez kaptan olarak sahaya çıktım ve ikinci yarının ortalarına kadar oynadım. Maç 3-3 bitti. Fenerbahçeli yakın arkadaşım Ender Konca da o gün bizden oynamıştı. 3-2 GS öndeydi. Benim pasımla Ender ceza alanına girdi ve golü attı, maç 3-3 oldu. Jübilemden çok para kalmamıştı ama şerefli-onurlu birçok güzel tablo, anı kaldı.”

HAKKINDA NE DEDİLER?

Zeki Aydıntepe (Sakaryapor’un ilk futbolcularından)
“Onunla hem Genç takımda, hem Sakaryaspor’da, hem Sakarya Genç karmasında birlikte oynadık. İsmet saçından tırnağına futbolcu doğmuş, fiziği ve futbol âhlakı son derece düzgün, Sakarya’nın yetiştirdiği örnek bir sporcu olarak kaldı mazide. Bu özellikleri dolayısıyla Sakaryaspor’da uzun süre (dokuz sezon) Sakaryalı futbolcu olarak oynayan ve kaptanlığa yükselen sporcu özelliğine de sahiptir. Son derece yetenekli, son derece klas bir futbolcuydu. İstanbul’da doğmaması ve Sakarya’da kalması onun gelişmesine yönelik talihsizliktir. Yoksa GS’da Fenerbahçe de rahatlıkla forma giyerdi.” (2)

Ömer Yazıcı (Dönemin Sakaryaspor Kulübü Başkanı):
“Futbolun beyefendisiydi. O takımın yıldızı ve kaptanıyken ben sahada top toplayıcısıydım. Kendisini ve futbolunu çok yakından takip ederdim. Bu şehri sevdiği için Sakaryaspor’un kuruluş aşamasında Galatasaray yerine Sakaryaspor’u tercih ettiğini hatırlıyorum. Genç kuşak için söyleyeyim; bir tür Oğuz Çetin ayarında bir futbolcuydu. Onu seyretmek ve tanımaktan büyük mutluluk duyan biriyim ben.” (3)

Hüsnü Gürsel (Emekli resim-iş öğretmeni): 
“İsmet, zamanın en mükemmel futbolcularından biriydi. Sakarya için, Sakaryaspor için çok emek sarf etmiştir. Bu emeğini saygıyla karşılıyorum. Fizik kondisyonu fevkalade mükemmeldi, iyi çalım atardı, karşısındaki oyuncuyu ekarte edebilecek her türlü beceriyi gösterebilen bir oyuncuydu. Hiç bencil değildi. Arkadaşlarına çok da gol attırırdı. “ (4)

Erol Girişken (Spor Yazarı)
“Bugün 20’li yaşlarda olsa yerli futbolcuların içinde en yüksek parayı kim alıyorsa, aynı parayı alırdı. Bu kadar komple bir futbolcu şu ana kadar çok az gördüm. Libero, orta saha, santrafor... Bu kadar üç değişik mevki de aynı performansı gösteren Türkiye’de şu anda başka bir futbolcu var mı? Sporcu ahlâkı da dört dörtlük olan bir kişiydi. “ (5)

Ekrem Karaberberoğlu (Futbolcu, teknik direktör)
“Adapazarı’nın orta sahadaki en iyi organizatörüydü. Gündüz Kılıç ısrarla onu Galatasaray’a istemişti ama o memleketinden kopamadı. Çok kulübün gücü yetmezdi onu almaya. İsmet yarı takım demekti; her yönüyle... Futboluyla ahlâkıyla, çok beyefendi bir çocuktu. Biz Fidel Kastro gibi asi liderdik, o ise bütün gücüyle takımı için çalışırdı. “ (6)

KAYNAKÇA:
1) Kahyalı İsmet, 1942 Adapazarı doğumlu, Sakaryapor’un ilk futbolcusu, 29.06.2006 tarihinde Adapazarı’nda yaptığım yüz yüze görüşmeden,
2) Aydıntepe Zeki, Yeni Sakarya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, 29.06.2006 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
3) Yazıcı Ömer, 1955 Adapazarı doğumlu, Sakaryaspor Kulübü Başkanı ve Adapazarı Büyükşehir Başkan Vekili, 29.06.2006 tarihinde yaptığım yüz yüze görüşmeden,
4) Gürsel Hüsnü, 1925 Adapazarı doğumlu, Emekli Resim-İş öğretmeni ve fotoğraf sanatçısı, 29.06.2006 tarihinde yaptığım yüz yüze görüşmeden,
5) Girişken Erol, 1948 Adapazarı doğumlu, Spor yazarı ve spor yöneticisi, 29.06.2006 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
6) Karaberberoğlu Ekrem, 1927 Adapazarı doğumlu, kaleci (1943-60) ve teknik direktör (1965-2004). 30.06.2006 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,

Bu haber 1465 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum