Karamahmutoğlu; "Demokratik seçimler tasfiye ediliyor"

Azmi Karamahmutoğlu; "Demokratik seçimler tasfiye ediliyor" Zafer Partisi sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu haftalık olağan basın toplantısında Türkiye gündemini değerlendirdi.

Karamahmutoğlu; "Demokratik seçimler tasfiye ediliyor"
15 Eylül 2025 - 22:48
Azmi Karamahmutoğlu'nun açıklaması şöyle; 

"Bugün 15 Eylül, Türk demokrasi yaşamının ağır bir sınavdan geçeceği bir gün olarak bekleniyordu. Fakat süre almak istedi müdahalede bulunan taraf, Türkiye'mizde açlıkla baskı altına alınan, fakirleştirilen halkımızın sofrasından çalınan ekmeğinden sonra, şimdi de en temel vatandaşlık hakları ve demokratik hakları elinden alınmak, çalınmak isteniyor. Bunlar tehdit altında. Türkiye bir demokrasi mücadelesiyle karşı karşıya ve Zafer Partisi verilen demokrasi mücadelesinde, Türk demokrasisinin kökleşmesi ve güçlenmesi için her türlü çabanın içinde bugüne değin olduğu gibi, bundan sonra da olacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partilerinden biri olarak bir anti-demokratik müdahaleyle karşı karşıya. 2023 yılının 4-5 Kasım günlerinde yapmış olduğu, 38. Büyük Kurultayının mahkeme kararıyla iptalinin görüşüldüğü bugünkü davada ara karar verilerek, duruşma bir buçuk ay sonraya, 24 Ekim 2025 tarihine ertelendi. Bu günlerde 1946 seçimlerinde zamanın iktidarınca uygulanan 'Açık oy gizli sayım' skandalına benzer, o skandaldan sonra Türk demokrasi tarihinde ülkemizde yaşanan en büyük skandala, yargı bir kaldıraç olarak kullanılarak, kullanılma suretiyle imza atılıyor. Ana Muhalefet Partisi'nin tamamen bu işle görevli olan Yüksek Seçim Kurulu'nun, denetimi altında yapılmış ve hukuken sonuç doğurmuş olan kongresi, bu konuda hukuken görevsiz başka bir mahkeme tarafından, bütün sonuçlarıyla birlikte yok hükmünde mutlak butlan olarak sayılmaya çalışılıyor. İleride mutlaka demokrasi tarihimizde ayıplı günlerden biri olarak anılacak olan bugün, sürecin içerisindeki bütün aktörleriyle birlikte ve AKP'nin kurumsal kimliğiyle birlikte, bu ayıplı anılmaktan kurtulamayacaktır. Muhalefet Partilerinden biri olan AKP hükümetinin karşısındaki partilerden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi'nde yaşatılanlar, yargısal iş ve işlemler gibi gösterilse de özünde siyasal sonuçlar doğuran bir siyasal müdahale olduğu apaçık meydandadır. Muhalefetin yargı marifetiyle sindirilmeye çalışıldığı günlerden sonra, bugünlerde AKP-Bahçeli iktidarının karşısında olan muhalefet partilerinin, yine yargı marifetiyle şekillendirilmesine tanık oluyoruz. Sindirilmesinden sonra muhalefet şimdi de şekillendiriliyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçmeninin tercihini mahkeme kararıyla yok sayan, CHP delegelerinin iradesinin gaspı anlamına gelebilecek bu yargı kararları, elimizde demokrasi adına kala kala sadece seçme hakkımız kalmışken, şimdi bu seçme hakkımızın bile kullandırılmayacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Rüşvetle kongre seçimlerinin kazanıldığını iddia edip, kurultay seçim sonuçlarının iptal edildiği ülkemizde, başka partiden seçilmiş belediye başkanlarını iktidarda bulunmanın gücüyle, transfer ederek hükümetteki AKP'ye katıyorlar. AKP bu transferler yoluyla seçimsiz bir yöntemle il ve ilçe belediyeleri kazanıyor. Havuç ve sopa ile mi yatırım rüşveti, tehdit veya şantaj ya da en masum ifadesiyle, vaatlerle mi bu belediye başkanlarını muhalefet partisinden istifa ettirip, iktidar partisi AKP'ye geçirtildiği sorusu zamanla cevabını bulacaktır.

Siyasal partiler demokrasilerin vazgeçilmez kurumlarıdır ve en önemlilerindendir. AKP hükümeti başta siyasal partiler olmak üzere ülkemizin bütün demokratik kurumlarına saldırıyor. Böylece muhalefeti işlevsizleştirmeye çalışırken, gerçekte sonuç olarak doğrudan siyaseti de işlevsizleştiriyor ne yazık ki. Tayyip Erdoğan iktidarı Türkiye'yi içine yuvarladığı ekonomik buhranda, Türkiye'yi içine yuvarladığı bu açlıkla yoklukla sınanan bir dönemde, halkımız yoklukla, fukaralıkla, açlıkla boğuşurken, bu geniş halk kitlelerini şimdi bir de demokrasi ve en temel bireysel haklar mücadelesini, demokratik haklar mücadelesini vermek zorunda bırakıyor. Vatandaşlarımız şimdi de böylesi bir mücadelenin içine itiliyor. Bilindiği gibi ilk olarak Zafer Partisi'nin Sayın Genel Başkan Ümit Özdağ örneğinde olduğu gibi, yargı yoluyla, tutuklamalarla toplumun önündeki politik şahsiyetler siyaset yapamaz hale getiriliyor. Hatta bazıları siyasi yasaklı hale getiriliyor. Bazıları da siyasi yasaklar getirdikten sonra böylece seçilme hakları elinden alınırken, şimdi de yapılmış olan kongrelerle iş başına gelen siyasi parti örgütlerinin yöneticilerini mahkeme kararıyla görevden alarak, genel seçmenin oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak, seçilme hakkından sonra vatandaşların önemli bir kısmının seçme hakkını da ellerinden alıyor. Adeta ülkemizde demokratik seçimler tasfiye ediliyor. Seçimli demokrasinin mezarı kazılıyor. Yani belki sancılı, inişli çıkışlı, inkıtalı bir geçmişe sahip olsa da ülkemizde ilerleyen, gelişen bir seçimli demokrasi işleyişi rejimi vardı, şimdi bu seçimli demokrasinin mezarı kazılıyor.

Birinci yılına yaklaşmakta olan PKK terör örgütüyle yürütülen pazarlığın, içerisindeyiz ve sonuçlarına ilişkin vaat edildiği gibi, umut var emareler görülmediği gibi, kuşkucu yaklaşanların şüphelerini haklı çıkartacak vahim işaretler alınıyor. Söyleyegeldiğimiz gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Bölücü Kürtçü terörün, Suriye'deki gibi, yine aynı şekilde Türkiye'de de başka bir isim altında, terör saldırılarını sürdürebileceği olasılığını göz ardı etmemeliyiz. Bu olasılığı göz ardı etmek, gaflete düşmek demektir. Bugüne değin PKK terörü konusunda gayet uyanık, dikkatli ve tetikte davranan güvenlik güçleri, bundan sonra da bu uyanıklığını devam ettirmeli, siyasilerin onların önüne sermiş olduğu gaflet tuzağına düşmemelidir.

Zafer Partisi olarak başından beri söylemiş olduğumuz husus, PKK narko-terör örgütü, Türkiye'de sadece tabela indirmiştir. Suriye'de bir başka isimle varlığını silahlı olarak devam ettirmektedir. Yarın Suriye'de olduğu gibi Türkiye'de de bir başka isim altında, yine bölücü Kürtçü terör örgütü olarak devam etmeyeceğinin hiçbir güvencesi garantisi yoktur. Emperyalizmin Türkiye üzerindeki emelleri sürdüğü sürece bölücü Kürtçü terör örgütü, her dönem için kullanışlı bir aparat olacaktır.

Beraberinde Devlet Bahçeli'nin bu hafta içerisinde bu pazarlık masasına karşı çıkan Zafer Partisi ve İYİ Parti gibi partilere yönelik söylemiş olduğu, PKK'yı örnek almaları, PKK gibi sorunlu davranmaları önerisini tiksinerek, iğrenerek reddediyoruz Zafer Partisi olarak. Değerli Türk kamuoyu dün 14 Eylül tarihinde Partimiz Zafer Partisi, üçüncü olağanüstü tüzük kurultayını gerçekleştirdi. Tüzük kurultayı yoğun katılımlı geçti partilerimiz açısından. Diğer yanıyla Zafer Partisi'ne üyelik yaptıran, Zafer Partisi'nde siyaset yapmak için Zafer Partisi'nin devleti yönetmek iddiasıyla siyasette var olan, yoksa bir başka partinin genel başkanını cumhurbaşkanı yapmak ya da bir başka partinin genel başkanını cumhurbaşkanlığında tutmak gibi utanılası bir siyaset gütmek yerine, doğrudan devlet yönetimine katılmak için yaptığı siyasete ortak olmak isteyen her kademeden insanlar, özellikle akademiden çok sayıda profesör unvanlı kadrolar Zafer Partisi'ne katılmış ve Türkiye'nin geleceğinde söz sahibi olmak, yer almak için çalışmalar yapmak üzere partimiz bünyesinde yer almışlardır. Parti organlarında da hakeza görev alacaklarını öngörebiliriz pekâlâ.

Bunun dışında akademinin dışında da yine kendi alanında başarılı işlere imza atmış, kendi alanında yetkinliğini, yeterliliğini kanıtlamış ve başka partilerde de siyaset yapma deneyimi, particilik yapma tecrübesi olan arkadaşlar bundan sonrası için Türk siyasetinde Zafer Partisi'nde yer alarak siyasal yaşamlarını devam ettirmeye karar almışlardır. Dün Olağanüstü Kurultayımızda partimize katılan bu arkadaşlarımızın her biri çok çok kıymetlidir ve her birine Zafer Partisi'ne hoş geldiniz, ülkeniz için sorumluluk aldığınızdan ötürü her birinize teşekkür ediyorum ve bundan sonrası için de başarılar diliyorum. Bu güzel haberle basın toplantısını sonlandırmak istiyorum.

Bugünkü Türk demokrasisi açısından felaketle sonuçlanabilecek bir karar mahkemeden çıkmadı. Ancak ülkemiz bir buçuk ay daha Türk demokrasisine yönelik CHP üzerinden yapılan bu saldırıyla belli ki meşgul edilecek. Biz bir buçuk ay daha okula aç gönderilen çocukları konuşamayacağız, yatağına aç yatırılan çocukları konuşamayacağız, genç işsizleri konuşamayacağız, hayat pahalılığını, yüksek gıda enflasyonunu konuşamayacağız, işsizliği konuşamayacağız. Biz bir buçuk ay daha AKP iktidarının muhalefete dönük siyaseti işsizleştirme, anti demokratik müdahalesini konuşuyor olacağız. Ne yazık ki".
Bu haber 76 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum