Gönül ne kahve ister ne kahvehane,
gönül muhabbet ister kahve bahane
KAHVEHANELER; Günümüzde zaman harcamak, eğlenmek, sohbet etmek ve bazı oyunları oynamak amacı ile insanların rağbet ettiği mekanlardır.
İnsanımızın kahve ve kahvehanelerle tanışması, 16. Yüzyılda olmuştur. O dönemde kahvehaneler daha çok aydın sınıfın, ticaretle uğraşanların, elit tabakanın rağbet ettiği mekanlardı. Bu kahvehanelere AYDINLAR OKULU anlamına gelen MEKTEB-İ İRFAN denirdi.
Yurdumuzda ilk kahvehane İstanbul’da TAHTAKALE'de Şam’dan gelen HAKEM ve ŞEMS adlı tacirler tarafından 1554 yılında açılmış, günün koşullarına uygun olarak son derece şık ve görkemlidir.
Genellikle elit tabakanın rağbet ettiği bu mekanlar zamanla, Fatih, Sultanahmet Camii çevresine, ilerleyen zamanlarda da, diğer semtlere yayılmıştır. Bugün ününü hala sürdüren PİYER LOTİ KAHVESİ Eyüp’te Karyağdı bayırının sonundaki tepe üzerinde 1880 yılında açılmıştır.
17. yüzyılda kahvehaneler fitne, fesat ve ahlaksızlık yuvaları haline gelmeye başladı. Çeşitli semtlerde, Külhan beylerin, kumarcıların, yasa dışı iş yapanların, karanlık işler çevirenlerin kahvehaneleri de birbiri ardına yayıldı. İşsiz insanların (boşta gezer) rağbet ettiği bu mekanların varlığı çevre insanlarının da huzurunu kaçırır oldu. 18. Yüz yılda kahvehanelerin kapatılması söz konusu olsa da başarılı olunamadı. Kahvehaneler değişikliklerle günümüze kadar geldi ve Yurdun her köşesine yayıldı.
Kahvehanelerin değişimi Cumhuriyetin ilk yıllarında başladı. Semai kahvehanelerinin modası yavaş, yavaş geçti. Ramazan geceleri Şehzadebaşı’ndaki Kahvehanelerin canlılığı yok olmaya başladı. Meddahlar ortadan kalktı. Karagöz anılarda kaldı.
Günümüzdeki Kahvehaneler tüm yurdu kaplamış durumda. Saatler süren oyunların, bol küfürlü boş lafların akıp giden onca zamanın hesabı yapılmaz. Kimi zaman kaldırımlara taşan masalar ve sandalyelerde oturanlar sırf geleni, geçeni izlemek, hiç hoş olmayan dedikodu ve çirkin konuşmalarla, kendi insanımıza eziyet veren Kahvehanelerimiz, Yurdumuzun hemen, hemen her köşesinde hoş olmayan görüntüler sergiliyor. Anadolu ve büyük kentlerimizin varoşlarında hala kahvehaneler kadınlarımıza kapalı ve erkek egemenliği hakimiyetindedir.
Sonuç olarak geleneklerle derinlemesine bütünleşmiş kahvehanelerin modernlik virajını alamadığı ortadadır.
Günümüzde özellikle büyük kentlerde, şehir merkezlerindeki kahvehanelerin görünümü daha güven vericidir.
GEYVE KAHVEHANELERİ
1955-1970 yılları arasında görevli bulunduğum Sakarya Geyve ilçe merkezinde çarşı içinde üç kahvehane vardı. Yıllarca hizmette olan bu kahvehaneler görünümlerini değiştirmeden çalışmalarını sürdürmüşler, her üç kahvehanenin de müşterileri farklı yaşam, farklı yaş gruplarından oluşmuştur .
İHTİYARLAR KAHVESİ
Geyve Merkez Camii karşısında, her türlü konfordan yoksun, kırık dökük masa ve sandalyeleri olan bu Kahvehane Baba-Oğul tarafından işletilir. Günün çok erken saatinde açılan kahvehaneye Kasabanın yaşlı ve dünya işleri ile uğraşmayı bırakmış, dini bütün kişilerin mekanıdır. Sabah namazını camide kılanların evlerine gitmeden uğradıkları bu kahve hane gün boyunca dolar boşalır. Kahvehane müşterileri hemen, hemen ayni kişilerdir. Gün içinde içilen çaylar ve kahveler, sohbetlerin bir parçasıdır. Sohbetler ağırlıklı olarak dini konuları içerir. Yazın caddeye de atılan masa ve sandalyelere yerleşenler yoldan geçenleri dikkatle izlerler, mutlaka gördükleri kişiler çocuk, genç, yaşlı ve kadın erkek ayırt etmeksizin acımasızca eleştirilir, yorumlardan kaçınılmaz. Herkes ahkam keser, dedikoduların en acımasızı burada yapılır. Bu kahvehanede dama, satranç, tavla ve kağıt oyunları asla oynanmaz. Zaman, zaman Devlet Yönetimi ne buradan yön verilir. de burada rahatlıkla yapılır. Gençlerin ve yabancıların kahvehaneye gelmeleri konuklarca hoş görülmez. Kendine has müşterisi olan bu kahvehane önünden çok gerekmedikçe hanımlar geçmek istemez.
KUYULU KAHVE
Kuyulu kahve Geyve’de simge olmuştur. İş takibi, buluşma, satın alma ve siyaset sohbetleri için köylü ve kentlinin buluştuğu yerdir. Kahvehanede çeşitli oyunlar oynansa da asıl amaç yukarıda da belirttiğim gibi iş bitirmek, buluşmak için en uygun yerdir. Kahvehanede geçen süre içinde müşteri mutluluğu ön planda tutulur. Çay ve kahvesi de çok beğenilir. Kışın kapalı mekanda yazları da bahçede hizmete açık tutulur. Müşteri profilinde yaş sınırı yoktur.
Genellikle Perşembe günleri (ilçe pazarı) kahvehane dolar boşalır. Zaman gelir oturacak yer bulunmaz. Tüm siyasi parti temsilcileri Perşembe günleri bu mekanda sohbet toplantılarını yapmayı, vaatlerde bulunmayı, güven tazeleyerek, geleceğin verilerini hesaplarlar. Zaman , zaman öylesine abartırlar ki, kendileri bile bu sözlere inanmazlar. Nasrettin Hoca misali , dinleyenler ‘"ya bu vaatlar gerçekleşirse" diye avunurlar. Genellikle köylerden gelen köy liderleri burada duyduklarını köylerindeki vatandaşlara da ballandıra, ballandıra anlatırlar.
Av meraklılarının da toplandığı mekanların başı da KUYULU KAHVEDİR. Avcılık hikayeleri de siyasetçilerin konuşmaları gibi abartılıdır. Her avcı marifetini burada dile getirir. Tüm kahvehane müşterileri de sohbetleri birlikte sonlandırır.
DAĞLI'NIN KAHVESİ
DAĞLI’NIN KAHVESİ İhtiyarlar Kahvesi ile Kuyulu kahve arasında, çarşının en merkezi yerindedir. Gençler kahvesi olarak da adlandırılan bu mekan günün her saatinde doludur. Daha çok yeni yetişen gençlerin itibar ettiği bu kahve diğerlerinden daha farklı bir görünümdedir. Duvarlarda ünlü spor kulüplerinin futbolcuları, takımlar ve spor haberleri görülür. Burası ilçenin spor merkezi gibidir. İzlenen maçların kritikleri burada yapılır. Herkes kendi takımlarını övmeyi adeta görev sayar. Zaman, zaman çıkan tartışmalarda, ayranı kabaran gençler kızgınlıklarını eyleme dönüştürmekten kaçınmaz. İşletmeci HÜSEYİN DAĞLI sözlü uyarıda bulununca ortalık yatışır, kırgınlık ve kızgınlıklara son verilir.
Ramazan aylarında bu kahvehane görülmeye değer. Teravi namazından sonra mekana iğne atsan yere düşmez. Kapalı mekana girebilenler şanslıdır. Gündüzden yer kapanlar ise daha da şanslıdırlar. En güzel yerleri kaptıkları için de mutludurlar. Kahvehane önü de ana, baba günü gibi kalabalıktır. Tombala oynanacaktır. Hüseyin Dağlı büyük bir ciddiyetle tombala numaralarını okumak için ciddileşir. Birinci ve ikinci çinkolara verilecek hediyeleri söyledikten sonra tombala ikramiyesinin duyurusunu yapar. Hediyeler de değişiktir. Caziptir. Hüseyin Dağlı’nın ‘’ beyler sessiz olun, söylediğim numarayı asla bir daha tekrarlamam, düzeni bozanı da dışarı atarım, anlaşıldı mı? ‘’ Sessizlik içinde çekiliş sürerken birinin çinko … demesi ahları, vahları da peşinden getirir. Çekiliş devam eder, ikici çinko… Tombala sesleri arasında seans sona erer. Heyecanla sürdürülen oyunlar sabaha kadar sürer, bir gece sonra devam edecek tombala oyunu için herkes evinin yolunu tutar. Hüseyin Dağlı’nın kahvehanesi okul gibidir. Gençler burada yardımlaşmayı, sohbet etmeyi, tartışmayı, birlikteliği ve paylaşmayı öğrenirler.
Aradan çok uzun yıllar geçti. Bu kahvehaneler hala var mı, sayılar arttı mı bilemiyorum. Ama geçmişte yaşlısı, genci esnafı, tüccarı ve memuru ile Geyveliler'in boş zamanları bu mekanlarda geçmiştir. Şimdi olduğu gibi.
İLHAN BAYKAL
(13 Mart 2013)
FACEBOOK YORUMLAR