İlhan Baykal

İlhan Baykal


Uranyum

16 Eylül 2024 - 21:13

Şehir Kulübü bu akşam da her zamanki gibi dolu. Bir tarafta oyun oynayanlar, diğer yanda sohbet edenler, gazete ve kitap okuyanlar. Esnafı, tüccarı bürokratı birbirine karışmış, gülüş, cümbüş geç saatlere kadar sürecek bu şamata. Şehir Kulübü müdavimleri her zaman olduğu gibi, günlerini hoşça geçiriyorlar. Burası sanki ikinci evleri, ikinci iş yerleri. Kulübü işleten Hüseyin Dağlı iyi de bir organizatör. Oyun oynamak isteyenleri bir araya getirmekte üstüne yok. Herkesi çok iyi tanıdığı için kimin hangi oyunu kiminle oynayacağını bilir ve düzeni de ona göre kurar. Genellikle kasabanın sorunları da bu oyun masalarında tartışılır, gelecekle ilgili görüşler ortaya atılır, dedikodu yapılmaz dersek yalan olur. Yalanlar da söylentiler de bu mekanda geliştirilir. Kimler yoktur ki bu mekanda, biraz önce de belirttiğim gibi her sınıf insanı burada bulmak, görmek mümkün.

Şehir Kulübü kasabanın en merkezi yerindedir. Binanın ikinci katında olduğu için burayı bilenler, müdavimler dışında kimse gelmez, herkes birbirinin en yakınıdır, dostudur. Geleneksel olarak buranın müdavimleri birbirlerine asla kusur etmez, saygı sınırları da asla aşılmaz. Günlük hayat başladığında da herkes davranışlarına çeki düzen verir, günlük yaşam saygı, sevgi içinde sürer gider…

Bu akşam nedense ne oyun oynayan tiryakiler, ne de gazete okuyanlarda bir hareket. Kasabada ilk kez görülen, iyi giyimli, düzgün görünümlü, orta yaş grubundaki bir yabancının etrafında toplanmışlar, hep o yabancı konuşuyor. Git gide yabancının etrafındaki kalabalık artıyor, ne konuşulduğunu iyi duyabilmek için herkeste büyük bir dikkat. Kim bu yabancı, ne konuşuyor?.. Merak bu ya, salondaki müdavimler büyük bir alanı düzenli şekilde, daha çok yabancı kişiyi iyi görebileceği şekilde pozisyon alıyor. Çaylar, kahveler bir biri ardına yudumlanıyor. Yabancı; "Benim kim olduğumu, buraya niçin geldiğimi merak ediyorsunuz. Biraz önce Alifuatpaşa’da trenden indim ve buraya (Geyve) geldim. Kasaba eşrafı ve bürokratların Şehir Kulübünde toplandığı söylendiği için aranızdayım" der demez koro halinde "Hoş geldiniz"… Merak bu ya yabancı acaba niçin gelmiş, burada ne kadar kalacak, kimleri arayıp soracak, ne yapacak?

Yabancı; "Size müjde getirdim, Geyve değil, bütün Türkiye gelişimi kutlayacak, herkes bayram yapacak. Zengin olmayan kalmayacak, Özellikle Sakarya nehri kıyısındaki Çengelköy, Safi köy ve çevresinde arazisi olanlar şimdiden milyarder saysınlar kendilerini".

Gözler yabancıya kilitlenmiş, ağızlar kapalı pür dikkat müjde bekleniyor. Merak yine yabancı tarafından gideriliyor. "Ben Uranyum Araştırma Merkezinden geliyorum. Uzun süredir gizli olarak fizibilite çalışmalarımızı sürdürdük. Kesin sonuca vardığımız için, bölgeyi yakından görmek, tanımak, ilgililerle temasa geçmek için buradayım. Yarın sabah kaymakamla görüştükten sonra da çalışmalara başlayacağım".. Gelsin çaylar, kahveler.. Toplulukta fazladan heyecanlananlar da var, ilgilerini arttırarak "Bu akşam sizi konuk etmek istiyorum, evime götürmek istiyorum" ısrarları. Biz millet olarak iyi bir ev sahibi olduğumuz için davet edenlerin sayısı 5'i, 10'u geçiyor.. Yabancı çok mutlu. "Trenle buraya gelirken de söylemişlerdi "Geyve halkı çok munis, sevecek ve iyi yürekli insanlardır. Lokmalarını komşusu ile paylaşırlar. Hakikaten sizleri böyle sevecen heyecanlı görünce burada bulunduğum sürece hiç sıkılmayacağım, birlikteliğimiz belki de ileride beraber çalışma olanağı da getirecek" Mavi boncuk dağıtılınca, manzarayı görmek lazım, iltifatların bini, bir para. Bürokratı, tüccarı, esnafı yarış halinde. Bakalım kim kapacak bu yağlı kuyruklu konuğu.. Bu gece ne olduysa oyun tiryakilerine oldu, oyunlar oynanamadı, Konuğu adeta kucaklarcasına evine götürmek isteyen şanslı kişi kıskanılarak uğurlandı. Herkesin yüzü gülüyor, heyecan dorukta.

Yeni güne akşamki konuk ve müjdesi ile başlandı, iki kişi bir araya geldiğinde konuşulan konu URANYUM. "Benim sığırım, sıpam yok. Arazim de yok, beden gücü ile geçimimi sağlıyorum, ben nasıl zengin olabilirim ‘’ diyenlere cevap hazır. "Madende çalışanların günlük gelirleri şimdikinin üç misli olacakmış. Seneryolar, yalan ve yanlışlar daha günün yarısı gelmeden aldı yürüdü. Tek konu Uranyum, "Bana nasıl yansır".. Bu aşamada acaba kimin yanında yer almam lazım, akşam filan çok yakınlık göstermiş… Yabancıyı evinde konuk eden ev sahibi bürokratın yürümesi bile değişmiş deniyor. Yakın zamana kadar fazla ilgi görmeyen bu bürokrata itibar bin kat artmış. Birçok kişi peşinden koşuyor adeta.

Öğleden sonra Kaymakamın başkanlığında toplantı var. Saat 14.00'te yapılacak toplantıya ilçe merkezindeki daire müdürleri katılacak. Salon tıklım, tıklım. Kaymakam "rkadaşlar dün akşam ilçemize gelen sayın Necdet Uçaner’i size takdim ediyorum. Kendileri büyük bir müjde getirdiler. İlçemizde Uranyum yataklarına rastlanmış, en kısa zamanda da fiili çalışmalar başlayacak. Tüm kasaba, Sakarya ili, hatta Türkiye zenginleyecek. Herkes bu zenginlikten yararlanacak. Ben kendilerine çalışma odası ve emrine araba ve eleman tahsis edeceğim, Tüm Devlet Memurlarının ve halkımızın ilgi ve yardımlarını esirgememesini istiyorum". Tüm katılanların alkışları arasında söz alan Necdet Uçaner "Trende bana söylenen gerçekten doğru imiş sizler ne kadar cana yakın ve yardım sever insanlarsınız, hepiniz gelecekte pay kapacaksınız. Burada kaldığım sürece sizlerle gece gündüz beraber olacağız" deyince yüzlerdeki mutluluk görülmeye değer. Toplantı, yani duyuru bitiminde ikili, üçlü gruplar kendi aralarında konuşa, konuşa iş yerlerinin yolunu tutuyor.

Necde Uçaner çalışmalarını kaymakamlıkta sürdürürken uranyum yataklarının olduğu bölgelere gitmeyi de ihmal etmiyor. Çalışmalarla ilgili rapor örneğinden birini kaymakama sunuyor. Bir suretini de kendisinin belirlediği Küçükçekmece’deki adrese gönderiyor. Ziraat Bankası'na yüklüce bir havalenin geleceği, ön çalışmalar için harcamalar yapılacağı kulaktan, kulağa yayılıyor. Başta ilçe Kaymakamı olmak üzere birçok bürokrat ve işadamı uranyumcuyu ablukaya almışlar, adam karaborsa. Kapanın elinde kalıyor. Akşam içkili sofralarda yer bulmak isteyenler çok şanslı… Bu yemeklerde madende çalışacak olan norm kadro hazırlığı bile yapılıyor.. Yıllarca Memuriyet yapanlardan birçoğu şimdiden istifayı göze almışlar, madende çalışacaklar, bol paralar kazanacak, dostu düşmanı çatlatacaklar. Kasabada hatırı sayılı kişiler, maden bölgesi köylüleri günün her saatinde kaymakamlıktaki ofiste uranyumcu ile kapalı kapılar ardında konuşuyor, görüşüyorlar.

Günler gelip geçiyor, konuk çok mutlu, arzu ettiği sonuca varmış gibi, insanlara sokulganlığı da belli kişiler dışında yok gibi. İlk günkü gibi sokulgan değil, biraz nazlı, mesafeli. Bu da bir takdik olsa gerek.

Necdet Uçaner sıkıntısını kaymakama açıyor "Beklediğim para hala Ziraat Bankası'na gelmedi. Beş gündür buradayım, hazırladığım raporları okuyorsunuz, benim İstanbul’a gidip para işini halletmem lazım".

Kaymakam "Sana makam arabam olan jeepimi ve şöförümü veriyorum. İstanbul uzak bir yer değil, gider gelirsiniz".

Konuk uranyumcu makam aracı ile yola koyulurken bir çok kişi tarafından da uğurlanıyor. Sevgi sel gibi, sallanan eller ve beklentiler.

Akşam geç saatte Geyve’ye dönen makam şöförü, korku ve heyecanla kaymakamın kapsını çalar "Efendim Küçükçekmece'ye vardık, Necdet bey valizini ve eşyalarını aldı, arabadan indi, bana da "Sakın bir yere ayrılma, en geç yarım saat sonra buradayım, tamam mı" dedi. İki-üç saat bekledim gelmedi, panikledim ama yapacak bir şey olmadığı için dönmek zorunda kaldım".

Kaymakam ertesi gün ve diğer günlerde de uranyumcuyu beklese de, ne kendi, ne de Ziraat Bankası'na havale gelmedi… Balon patladı, hayal kuran bürokratlar, esnaf, ticaret adamları ve uranyum olduğu bölgedeki toprak sahiplerinin ağzını bıçak açmıyor. Herkes te suskunluk ve panik had safhada. emniyet bütün yurtta Necdet Uçaner’i arıyor. Bulana aşk olsun. Başta ilçe kaymakamı olmak üzere uranyumcuya yakın olanların ağzını bıçak açmıyor. Söylentilere göre pek çok kişiden yüklüce oranda para toplamış, yemiş, içmiş, muradına ermiş.

Olay unutuldu derken bir gün dolandırıcı Necdet Uçaner’in Eskişehir’de yakalandığı ve Geyve’ye getirileceği söylentisi yayıldı. Jandarma, polis nezaretinde elleri kelepçeli olarak getirildiğinde yüzlerce insan dünün yere, göğe sığdıramadığı bu kişiyi yuhalayarak yüzüne, tükürmeye yeltelenerek karşıladı. Savcılıkça tutuklanarak hapishaneye götürülürken "En kısa zamanda çıkacağım" derken de güçlü görünmeye çalışıyordu.

Merak bu ya, şimdi herkes bu dolandırıcı Necdet Uçaner adını kullanan kişinin geçmişini, işlediği suçları merak ederek öğrenmek istiyor. Mahkemeye çıkarıldığı gün, adliye koridoru, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık, uranyumcu adeta bir kahraman gibi, ifade vermiyor da, basın toplantısı yapıyor. "Ben profesyonel dolandırıcıyım, kolay kolay yakalanmazdım, ama bir ihbar sonucu buraya geldim. Gençlik yıllarımda tanıdığım bir kişinin Hukuk Fakültesi diplomasını, kendiminmiş gibi değiştirerek stajyer hakimlik sonunda Çanaklale Yenice ilçesinde hakimlik yaptım, çok başarılı bir dönem geçirdim, daha sonra Adana’da hakimlik yaptım. Adana’da mahkum ettiğim bir hayat kadınına Eskişehir'de rasladım, eğer beni ihbar etmese idi, karşınızda bu şekilde bulunmazdım’".

Hakime, dönerek "Tutukluluğum uzun sürmez, en kısa zamanda çıkacağıma inanıyorum. Suçsuzum , kimden bir vaad aldıysam, kimden para ve başka şekilde menfaatlandıysam, şikayette bulunsunlar. Beş altı gün yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bürokratlar, esnaf, ticaret adamları ve arazi sahiplerinden şikayetçi çıkmadı. Hakimin kararı SUÇ UNSURUNA RASTLANMAMIŞTIR. Serbestsiniz.

Bir rüya da böylece sona erdi, vaadlar unutuldu, herkes normal yaşamına dönerken, Necdet Uçaner’in ilçeden ayrılırken çevresindeki insanlara "Geyve çok güzel, insanları da çok sevecen ama fazlaca saf. Burada geçen beş altı günde elde ettiğim gelir bana bir yıl yeter. Yolum yeni verimli bölgelere. Hoşça kalın. Bir daha görüşemeyeceğiz, Hoşça kalın. Kaymakam çok kibar ve iyi niyetli bir insan ama O’da çok saf’’Acıdım …

Geyve bu hikayeyi uzun yıllar unutamaz, ama saf ve temiz duygularını hiçbir zaman kaybetmez….

İlhan BAYKAL

(Not: Bu yazı ilk kez 02 Şubat 2013'de Geyve.com'da yayınlanmıştır.)

Bu yazı 227 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum