Beyaz bir güne merhaba dedik. Sardunyalarımı, kıymetli siklamenimi, ismini bilmediğim bir kaç çiçek ve aloaveramı camekanlı balkonda korumaya aldım. Ya kuşlar? Aç kalmazlar inşallah. Uzun süreli bir kar olmayacak diye düşünüyorum. Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, bakıcaz ilkbahar.
Kedilerimiz kaloriferin üstüne tüneyecek yine. Döne döne ısıtacaklar karınlarını, sırtlarını, ama ya dışarıdakiler? Kediler adına konuşup da onları eve alarak doğanın dengesini bozdunuz diyenleri bir gece soğukta yatırmak istiyorum. Zorla mı, seviyor hayvancıklar sıcacık ortamı. Şehir yerinde dam samanlık mı var, sığınsın yavrucaklar. Çöpler desen ağzı bağlı torbalar yetmezmiş gibi kocaman ağır kapaklı konterynerlerde hapis; logarlarda fare avına mı çıksın şeker kediler, ilkelce, vahşice? Hem her ne kadar sevmesem de farelere de yazık.
Gökyüzü, yorgunluktan mı, maharetli oluşundan mı bilmem kocaman kocaman atıyor kar tanelerini; öbek öbek! Üşenmesem, çıksam dışarıya, açsam eteklerimi; güzel şeyler, okşanası öpülesi kanatlı melekler, düştünüz kucağıma desem!...
Soğuk korkutuyor. Kanatmadan öldürüyor. Sinsice. Uyutur gibi. Yoo belki de öyle değil. Sarsa sarsa. Üşümenin verdiği o masum titreme nasıl da artıyor kasılmalarla. Kalbin o narin pompalamaları, ciğerlerin o sessiz soluksuz devinimi nasıl da imkansız hale geliyor. Yok yok acıtarak öldürüyor soğuk. Depremler yaşatıyor bedene.
Kar, acıtan yoksulluk, açlık olup varıyor kapılara; ateşsiz dumansız bırakıyor çaresizlik ocağına. Belki yaş bir ağacın canına kıyar insan, bir kor parçası için ama ne mümkün. Ne ağaç var yakında, ne balta. Bacalar desen zaten sıvalı.
Bir yanda savaş, bir yanda kar, bir yanda ise ateş gibi yakıp kavuran pahalılık. Kar her zamanki gibi sevinç ve keder ikilemi yaşatıyor bize. Sanırım o da Aşk'ın soyundan; kahkahayla aynı anda koyuyor gözyaşını avuçlarımıza; biraz gülücük düşüyor payımıza, biraz ağlamak. Yaşasın ne de güzelmiş yaşamak.
FACEBOOK YORUMLAR