Reyhan Karagöz Çetin

Reyhan Karagöz Çetin


Yeni bir yıl ve yeni umutlar

09 Ocak 2020 - 00:35

Yeni bir yıl ve yeni umutlar, yine yeni hayaller. Her yeni yılı karşılamaktan da uğurlamaktan da zevk almamız unutabilme özelliğimizden kaynaklanıyor galiba. Geçen yıl hayal ettiklerimiz gerçek oldu mu, umut ettiklerimize, beklediklerimize, heves ettiklerimize kavuştuk mu diye düşünmeden yine bir coşkuyla karşılıyoruz yeni yılı. Arada kederlenenler, yine bir yıl daha gitti diye üzülenler de yok değil ama biliyoruz ki sevinsek de üzülsek de geçiyor yıllar.

    Zamanı  hiç bitmeyecekmiş  gibi boş bir şekilde harcayıp dururken. anlamsız üzüntüler, sonsuz hırslarla heba ederken, ölüm vakti geldi  deseler, isyan eder yapmak istediğim daha çok şey vardı diye kahroluruz.Sevdiklerimize bir daha sarılmak, elimizde olanların tadını bir kez daha çıkarmak isteriz. Gezmek görmek istediklerimiz gözümüzün önünde bir bir canlanır. Zaman yetmedi deyip ah ederiz. Hep yarına bırakma huyumuz, koca bir pişmanlık dağı olup önümüzde yükselir. Sahip olduklarımız genellikle kaybetmek üzereyken anlam ve değer kazanır.

    Yeni olan her şey eskimeye mahkum ama onu nasıl kullandığımız, ne kadar faydalandığımız, ne değer kattığımız çok önemli. Bizim elimizden çıktığında antika gibi değerli mi olmuş  yoksa bir hurdalığı hak eden çöpe mi dönüşmüş?

    Yeni yılı çöp etmemek için kutsal bir emaneti kucaklamış gibi özenli ve dikkatli olmamız gerekiyor.  Matematiği her ne kadar sevmesek de yaşamak akıl ve hesap işi. İlk önce ne istediğimizi bilmemiz sonra da ince ince hesap etmemiz  gerekiyor. Bir yaprak gibi savrulmak  kolay ama böylesi tercihler  genellikle bir avuç su birikintisinde, bir çamur deryasında son buluyor.

    Hayallerimiz ve hedeflerimiz kadar varız. İnsanın kendine has hayali yoksa başkalarının hayaline süs olabilir sadece, o da şansı yaver giderse. Kendi hedefi yoksa başkalarının hedefine ulaşması için sadece bir basamak olabilir. Elbette ki birileri hedefine ulaşsın diye destek olmak güzel ama bizim  de bir hedefimiz varsa mutluluğu paylaşmak daha  güzel olmaz mı? Kendi hedefi olmayan başkasının başarısına kıymet vermeyi becerebilir mi? Onun çabasını, emeğini anlayabilir mi?

    Hayatı bir oyuncu veya seyirci gibi yaşamak bizim elimizde. Belki hepimiz usta birer oyuncu olamıyoruz, olmak zorunda da değiliz zaten ama usta bir seyirci değilsek, kimi ve neden alkışladığımızı bilmiyorsak, ustaca sergilenen bir oyundan kendimize bir pay çıkarmıyorsak; yanlış oyunu, sahtekar, hileli oyuncuları alkışlıyorsak; gerçekten büyük emek, üstün başarı sergileyen, insanlığa sahiden de hizmet amacı güden oyuncuları hak ettikleri gibi alkışlamıyorsak, seyirciliğimiz de boşa gider. Sonuçta bakarız koca bir ömür bitmiş ne oyuncuyuz ne de kıymet bilen bir seyirci.

    Hesap yapmak gerekiyor yaşamak için. Okumak ve yazmak gerekiyor. Eskiden bakkalların tuttuğu gibi bir defter tutmak gerekiyor. Hep veresiye gidiyorsa hesaplar, verdiğimizin karşılığını alamıyorsak hayatımızı tekrar gözden geçirmemiz  gerekiyor. Almadan vermek Allah'a mahsustur derler. Almalıyız ki (kazanmalıyız ki) verecek şeyimiz olsun.

    İnsanın söylediği söz de yazıp duyurduğu da yaptırıcı güç olur. Yüzleşmeyi gerektirir. Hocaya başındaki kavuktan utan diyen adam gibi bize de verdiğin  sözden, yapacağım diye  yazdıklarından utan diyecek birileri olabilmeli ki tembellik etmeyelim, rehavete kapılmayalım, aman  boş ver demeyelim.

    Her yeni yılın kendine has hedefleri olmalı ve bir kenara yazılmalı. Gitmek istediğimiz tatil, görmek istediğimiz yer, almak istediğimiz eğitim, diploma veya belge; bitirmeyi hedeflediğimiz bir iş, kurmak istediğimiz veya girmek istediğimiz iş, alacağımız mülk, dikeceğimiz ağaç, yazacağımız tez veya başka bir eser, yapmak istediğimiz tablo, okutmak istediğimiz çocuk, yardım edeceğimiz kuruluş, okuyacağımız kitaplar, izlemek istediğimiz filmler...Bazı hayallerimizi düşünelim  şimdi. Hep aklımızda olan ama bir türlü eyleme geçmediğimiz, olabilecek bir şey olduğu halde ertelediğimiz, bir yük gibi taşıdığımız hayaller. Boşaltmadan dolduramayız, gün gelir görürüz ki hayal bile kuramıyoruz çünkü yıllardır ötelediğimiz hayaller yeni hayaller kurmamıza izin vermiyor. Hani hayallerimiz kadar vardık. Belki de yokuz biz, yaşamıyoruz ama farkında bile değiliz.

    Yeni deftere yapmak istediklerimizi yazarken eski defterimizi de çıkarıp kendi notumuzu kendimiz vermeliyiz. Bize verilenin kıymetini ne kadar bildik, verilen şansı ne kadar kullanabildik, neyi ne kadar hak ettik hesaplamalıyız. Işıltılarla doğup vaatlerle, tesellilerle giden güneş, geceyi aydınlatan mehtap, yollara haz katan dağlar, yeşile can katan yağmur, ısıtan yaşatan ateş, gülen çiçek, ormanlara neşe dolduran kuşlar sincaplar tavşanlar, bizi seyreden bulutlar yıldızlar, dünyaya getirdiğimiz çocuklar, üstüne yatıp yuvarlandığımız kar, bastığımız toprak, denizler, göller, nehirler hepsi ama hepsi bizi izliyor. Onlar yaşamımıza can ve renk katmak uğruna bunca çabalarken biz ne yapıyoruz, onları ne kadar hak ediyoruz ve onların da özgür ve mutlu yaşaması için çalışıyor muyuz? Sahiden bu konuda çabalayıp bir nebze olsun vefalı davranabiliyor muyuz?

    Hedeflerin hayalin bol olduğu bir defter diliyorum. Gelecek yıl başardıklarımızı gösterip hep beraber kutlama yapmak istiyorum. Acıların silindiği, haksızlıkların son bulduğu adil düzen, kaliteli yaşam, bolca mutluluk diliyorum. Alınan her nefes bir mucize, mucizelere imza atmak, zor ve güzeli başarmak istiyorum. Sevdiklerimiz, sevenlerimiz artsın eksilmesin istiyorum.

Yeni yıl yeni mutlulukların miladı olsun diyorum. Yeni yıl kutlu ve mutlu olsun hepinize, hepinizi de çok ama çok seviyorum. .

Bu yazı 1692 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum