Ali Çetinkaya

Ali Çetinkaya


Akşam Sefası

03 Kasım 2022 - 09:50

Bir çiçeğin adıdır akşam sefası. Ona bizim memlekette  bazıları, özellikle de kendini dindar sananlar ezan çiçeği de diyorlar. Güzel bir bitki. Hava kararmaya başlayınca  kapanıyor, sabah güneş ışıklarını yaymaya başlayınca tekrar açıyor. Akşam ezanı okunduğu sıralar hava kararmaya başladığından  ezan okunuyor diye kapandığına inananlar var. Bu yüzden ezan çiçeği diyorlar.

1901 yılında  bilim insanı Hugo de Vries  bu akşam sefası denilen çiçekle yaptığı deneyler sonucu  mutasyonu yani değişimi açıklamıştı.

Hugo de Vries  bu deneyleri ve gözlem ve incelemeleri günümüzde yapsaydı  büyük bir ihtimalle  zamanın Türkiye’sinde  bir kısım siyasetçiler üzerinde yapardı.

Daha dün gibi  zamanlarda  solculukta,  devrimcilikte en önde giden bazı siyasetçi, sanatçı, yazar, çizerlerin, günümüzde cumhuriyet ve devrimlerinin karşıtı, hilafet ve saltanat taraftarı siyasi gurupların  yanında saf tutmaları. Dünün Türkçülük, Türk Milliyetçiliği, Turancılık fikirlerinin  en ateşli görülen taraftarlarının bazılarının, ümmetçi, Türklüğü yok sayan, milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla aynı saflarda yer almaları  ister istemez insana akşam sefasını hatırlatıyor.

Sadece bunlar mı?  Daha neler, neler. Hilafetin  kaldırılması ve harf inkılabının yıldönümü olan 1 Kasım’a birkaç gün kala  Atatürk’e, Cumhuriyete, yapılan yeniliklere yenik düşen zihniyetin  yaraları depreşmiş olacak ki, bu arkadaşlardan  biri, Kahramanmaraş  milletvekili  Mahir Ünal  şöyle bir açıklamada bulundu.

“Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Cumhuriyet bizim lügatımızı, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi  yok etmiştir." dedi. Ne  Rus Bolşevik Devrimi, ne de  Mao’nun Çin’de yaptığı komünist devrim bu kadar tahribat yapmamıştır dedi.   Mao’nun kaç milyon devrim karşıtını idam ettiğini, devrime karşı  meydan okuyabilecek kimsenin kalıp  kalmadığını da bilmek lazım. Türk devrimleri  daha sert olsaydı, bu gün  bunları konuşabilecek biri kalır mıydı diye sormak lazım.

Fakat çok sürmedi, birkaç gün sonra  aynı arkadaş, önce cumhuriyeti set olarak gördüğünü söylemişti ama, son olarak “ Cumhuriyet düşmanı olmak bence, Cumhuriyet’i  donmuş bir göl zannetmekle mümkündür.” diyerek  tam 180 derece çark etti. Tam bir akşam sefası.

Türk Milleti bu gün etrafındaki coğrafyada var olan devletlerden her yönüyle önde olmasını cumhuriyete ve cumhuriyetin devrimlerine borçludur. Ülkemizdeki barışın  sağlayıcısı bu cumhuriyettir.  Vatanımızı iç ve dış düşmanlardan kurtarışımızın tacıdır cumhuriyet. Cumhuriyet karşıtı zihniyetin Türkiye’yi getirdiği nokta ise, yasaklardan ibaret bir din anlayışı ile yanmaz kefen satıcılarının, alim, bilgin, hoca diye itibar gördüğü, ekonomisi batmış bir Türkiye’ye dönüştü. Bu gün azıcık da olsa demokrasimiz olmasa, çoğu kişi zindanlara tıkılır yada idama gönderilir.  Meydanı boş zanneden bazı yobazlar, namaz kılmayanlar idam edilmelidir gibi cümleler kurmaktan çekinmiyorlar. Oysa; Cumhuriyetin istediği şey hukukun üstünlüğü ilkesi gereği ayetlerin  istediklerinin ta kendisidir.

Oysa bu ülkenin önündeki en büyük set zihinleri kalın duvarlar içinde hapsolmuş, gerçeği, ideolojik kalıplar içinde arayan diplomalı kimselerdir. Bu sebepledir ki, toplumsal barışa,  huzura, güvene ve oturmuş bir siyasal sisteme tam olarak sahip olamadık. Bütün olanlara rağmen  sarsıntılar olsa da dimdik ayakta cumhuriyet. Akşam sefalarına inat, yaşasın Türk Milleti, yaşasın Cumhuriyet.
 

Bu yazı 608 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum