Bir çiçeğin adıdır akşam sefası. Ona bizim memlekette bazıları, özellikle de kendini dindar sananlar ezan çiçeği de diyorlar. Güzel bir bitki. Hava kararmaya başlayınca kapanıyor, sabah güneş ışıklarını yaymaya başlayınca tekrar açıyor. Akşam ezanı okunduğu sıralar hava kararmaya başladığından ezan okunuyor diye kapandığına inananlar var. Bu yüzden ezan çiçeği diyorlar.
1901 yılında bilim insanı Hugo de Vries bu akşam sefası denilen çiçekle yaptığı deneyler sonucu mutasyonu yani değişimi açıklamıştı.
Hugo de Vries bu deneyleri ve gözlem ve incelemeleri günümüzde yapsaydı büyük bir ihtimalle zamanın Türkiye’sinde bir kısım siyasetçiler üzerinde yapardı.
Daha dün gibi zamanlarda solculukta, devrimcilikte en önde giden bazı siyasetçi, sanatçı, yazar, çizerlerin, günümüzde cumhuriyet ve devrimlerinin karşıtı, hilafet ve saltanat taraftarı siyasi gurupların yanında saf tutmaları. Dünün Türkçülük, Türk Milliyetçiliği, Turancılık fikirlerinin en ateşli görülen taraftarlarının bazılarının, ümmetçi, Türklüğü yok sayan, milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla aynı saflarda yer almaları ister istemez insana akşam sefasını hatırlatıyor.
Sadece bunlar mı? Daha neler, neler. Hilafetin kaldırılması ve harf inkılabının yıldönümü olan 1 Kasım’a birkaç gün kala Atatürk’e, Cumhuriyete, yapılan yeniliklere yenik düşen zihniyetin yaraları depreşmiş olacak ki, bu arkadaşlardan biri, Kahramanmaraş milletvekili Mahir Ünal şöyle bir açıklamada bulundu.
“Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Cumhuriyet bizim lügatımızı, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir." dedi. Ne Rus Bolşevik Devrimi, ne de Mao’nun Çin’de yaptığı komünist devrim bu kadar tahribat yapmamıştır dedi. Mao’nun kaç milyon devrim karşıtını idam ettiğini, devrime karşı meydan okuyabilecek kimsenin kalıp kalmadığını da bilmek lazım. Türk devrimleri daha sert olsaydı, bu gün bunları konuşabilecek biri kalır mıydı diye sormak lazım.
Fakat çok sürmedi, birkaç gün sonra aynı arkadaş, önce cumhuriyeti set olarak gördüğünü söylemişti ama, son olarak “ Cumhuriyet düşmanı olmak bence, Cumhuriyet’i donmuş bir göl zannetmekle mümkündür.” diyerek tam 180 derece çark etti. Tam bir akşam sefası.
Türk Milleti bu gün etrafındaki coğrafyada var olan devletlerden her yönüyle önde olmasını cumhuriyete ve cumhuriyetin devrimlerine borçludur. Ülkemizdeki barışın sağlayıcısı bu cumhuriyettir. Vatanımızı iç ve dış düşmanlardan kurtarışımızın tacıdır cumhuriyet. Cumhuriyet karşıtı zihniyetin Türkiye’yi getirdiği nokta ise, yasaklardan ibaret bir din anlayışı ile yanmaz kefen satıcılarının, alim, bilgin, hoca diye itibar gördüğü, ekonomisi batmış bir Türkiye’ye dönüştü. Bu gün azıcık da olsa demokrasimiz olmasa, çoğu kişi zindanlara tıkılır yada idama gönderilir. Meydanı boş zanneden bazı yobazlar, namaz kılmayanlar idam edilmelidir gibi cümleler kurmaktan çekinmiyorlar. Oysa; Cumhuriyetin istediği şey hukukun üstünlüğü ilkesi gereği ayetlerin istediklerinin ta kendisidir.
Oysa bu ülkenin önündeki en büyük set zihinleri kalın duvarlar içinde hapsolmuş, gerçeği, ideolojik kalıplar içinde arayan diplomalı kimselerdir. Bu sebepledir ki, toplumsal barışa, huzura, güvene ve oturmuş bir siyasal sisteme tam olarak sahip olamadık. Bütün olanlara rağmen sarsıntılar olsa da dimdik ayakta cumhuriyet. Akşam sefalarına inat, yaşasın Türk Milleti, yaşasın Cumhuriyet.
FACEBOOK YORUMLAR